• slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
Duyurular

Sayın Üyelerimiz derneğimize katkılarınızı bekliyoruz.

Aidat ve bağışlarınızı Akbank T.A.Ş Çatalca Şubesi, Şube Kodu:211, Hesap No:79253 nolu hesaba yatırabilirsiniz.


Dosya indirme bölümünden "Dernek üyelik formu"nu doldurup Temsilciliklerimize elden teslim edebilirsiniz


İstanbul Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 0   0
EURO 0   0
       
Özlü Sözler
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. (Montaigne)
Kırmızı Yazma

Kırmızı Yazma

 

tıkır tıkır, tıkır tıkır....

At arabasının tekerleklerinin kesme taş yolda çıkardığı bu tıkırtı Zoi'nin duyduğu tek sesti adeta. Taşınabilecek eşyalar at arabasının arkasına yerleşmiş,  kalan yere de Zoi ve annesi ilişmişti. Babaları ise hayli yaşına rağmen, binmek istememiş, helallik alıp, helallik verirken dimdik yürümek istemişti.

-Helal et hakkını Vasil efendi...

-Helal olsun komşular...

Kağıtları gelen ailelerin yollara dökülmesiyle birlikte köyler sessizliğe, evlerde asıl sahiplerinin gidişliyle kimsesizliğe bürünüyordu. Yıllarca birlikte yaşamış komşular, hatta birbirine akraba olmuş aileler ayrılıyordu. Özlem ise hiç dinmemek üzere kalplerin üzerine gri bir bulut gibi çöküyordu.

Zoi, salına salına giden arabanın üstünde başını önüne eğmiş, son defa dahi olsa  bakmıyordu evine. Gözünden akan incecik yaş çiseleyen yağmura karışıyor, kimse de ağladığını fark etmiyordu. O kadar dalmıştı ki, sevdiğinin arkasından son kez bakmaya gelen Mehmet'ini bile görmemişti gözleri...

Dün Son kez buluştuklarında, Mehmet cebinden çıkardığı kenarı işli beyaz mendiliyle silmişti sevdiğinin ağlamaktan kızarmış gözlerini.

- Güzeller güzeli Zoi'm. Sarı Papatyam...Lütfen ağlama....

Diyordu Mehmet ama kendide de ağlamamak için zor duruyordu.

İkisi de sustu; aşklarının tek şahidi ağacın altında, Zoi başını Mehmet'in göğsüne öylece dayadı, sessizce izliyorlardı köylerini.

Ayrılık anı geldiğinde Zoi'nin elleri titriyor, Mehmet'in ise rengi kireç beyazı olmuştu. ilk kez elinden bir şey gelememiş ve Zoi'si gidiyordu.

Son kez öptü sevdiğinin alnından Mehmet. Zoi ise altın sarı saçlarını kapatan kırmızı yazmayı çıkartıp Mehmet'ine verdi. Elveda diyemediler...

Gece karanlığında Ay'ım,

Gece karanlığında Yıldız'ım,

Günümün Güneşi,

Hayatım; Zoi'm...

Kavuşmak bir imkansız hayal,

Belki bir gün sular durulur,

Kopan bu acı fırtınanın yerini meltem alır,

Yeniden kavuşur hasretlik çekenler,

Biz de Kavuşacağız bir gün; o son gün..

Hiç ayrılmamış gibi sarılacağız mahşerin kalabalığı arasında...

...............

...............

 

At arabası durunca, etrafa bakında Zoi. o an fark etti, köylerinden hayli uzaklaşmış ve havanında iyice kararmış olmasını. Arabacı, sabaha dek burada dinleneceklerini söyledi, dinlenmeye çekildi.  

Zoi, annesinin tüm ısrarına rağmen ağzına tek bir lokma almıyor, sadece gökyüzüne bakıyordu; Dilek dileyecek kayan bir yıldız bulmak ümidiyle.

Mehmet ise yüreğinden hançerlenmiş gibiydi, sığamıyordu ne eve, ne de köyüne. Sevdiğinin yazmasını bileğine sardı ve kayığıyla denize açıldı.

Gökyüzünde bir yıldız kaydı;  Zoi göremedi...

Son gidişten geriye dönen;  sahile vuran kırmızı yazma oldu...

 

Ekim/2017/Istanbul



Özlem Vardar
Okunma Sayısı: 2489


18.97.9.169








YAZARIN DİĞER YAZILARI

Başkan'ın Mesajı

Unutmamak bazen mutluluktur, her başka bir umutla aydınlanır gökyüzü...  Evimizin odalarından birinde duvarda asılı duran bir tesbih, aklımda bir fotoğraf karesidir. Ziyaret ettiğimiz akraba, komşu evlerinde böyle eski eşyalar oluşu da... Bir duvar halısı, bir gaz lambası, siyah-beyaz fotoğraflar , bir çeyiz sandığı, ya da kanaviçe işlemeli bir mutfak perdesi... Perdeyi süsleyecek motifleri aşkla seçerken o zamanın genç kızları, bir gün olup oradaki karanfillerin, güllerin çok eskide kalmış, gönderilmek zorunda bırakıldıkları mahallelerinden çiçek kokusu getirebileceğine inanırmıydı? Çok uzaklarda, gençliklerinde kalmış türkülerden neşeli bir ezginin gözlerini buğulandırabileceğini..?     ***  İnsan büyüdükçe okur o eşyaların ruhunu. Masa başında toplanan ev halkının,”bizim memleketin çorbası”,”bizim oraların böreği”diye sevinçle kaşık çalarken tabağa, kalplerinden, beyinlerinden hangi hatıraların geçtiğini biliriz.  Ninelerimizin hala sakladığı çeyiz sandıklarından çıkan anıları... Gürül gürül yanan, alevleri duvarlarda dans eden soba ateşinin sıcağında, hasret dolu kucaklarda dinlerdik Selanik’ten, Nasliç’ten, Doyran’dan çıkıp gelen büyüklerimizin hikayelerini. Masallarımız”göç”tü bizim...     *** O duvarda asılı tesbih taneleri, her biri biryerlere dağılmış mübadiller gibiydiler. O taneleri hem Yunanistan’da, hem de Türkiye toplakları üzerinde buluşturmak için çıktık bu yola. Böreklerimizi, çorbalarımızı, memleket yemeklerimizin tadını kaybetmeyelim istedik. Zira; O yemeklerin tadında hepimizin çocukluğu, çocukluğumuzun kokusu var.  Sınırların arkasında kalan türkülerimizi, danslarımızı, ağıtlarımızı unutmayalım/ unutturmayalım istedik.     *** Hayatı boyunca yaşadığı yerleri, birgün yeniden görmek umudu ile yaşayan iki yaka insanlarını bulmak ve buluşturmak istedik. 2014 yılında, Büyük Mübadele Derneği”adı altında bu amaçlarla çıktığımız yolda; Gözlerini“bir gün yaşadığım yerlere yeniden gideceğim”umuduyla kapatanların mezar yerlerine bir avuç toprağın götürülmesini gördükçe, kültürleri unutturmamak adına yaptığımız çalışmalarla, günden güne çoğalan üyelerimizle, doğru yolda olduğumuza yürekten inanıp, çalışmaya devam ediyoruz. Unutmamak bazen mutluluktur... Saygı ve sevgilerimle.....

Aidat Borcu Sorgulama
Köşe Yazıları
FATMA ARIKAN

Özlem Vardar

Özlem Vardar

Özlem Vardar

Özlem Vardar

Özlem Vardar

Özlem Vardar

Özlem Vardar

Özlem Vardar

HAKAN ETEKE

HAKAN ETEKE

Özlem Vardar

Özlem Vardar

Sevim Güney

Oktay Güldüren

Hulusi Üstün

Aycan Yılmaz

Filiz Özsoy

İskender Özsoy

Son Ziyaretçi Yorumları
Günlük Gazeteler

 

© Copyright 2020  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. | Dernek Sitesi | Köy Sitesi


Top